Kayıtlar

Şubat, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

ARARAT KADINLARI

Ne oldu bize? Nasıl oldu da kendi doğrularımızı unuttuk, bu kadar köreldik? Yaşam sadece ‘an’dan ibretken biz hep bir yerlere takılıp kalıyoruz. Kendi çıkarlarımız uğruna başkalarının ‘an’larını mahvediyoruz. Bu mu gerçekten? Biz bunu yaşamak için mi bu fani dünyayı seçtik. Ben inanmıyorum buraya tesadüf eseri düştüğümüzün. Herkes bir sebep uğruna doğar fakat pek azı gerçekleştirmek için harekete geçer. Birçok kişi realist ve objektif düşünceden yoksun. Başkalarının düşüncelerinden sıyrılamayanlar arayış içerisine giremezler. Bakın kimseyi eleştirmek bana düşmez ama bazı olayların bu kadar görmezden gelinmesini sindiremiyorum. KADIN kelimesi mesela herkes için farklı bir gizdir. Açığa vurulmak istenmeyen hep ötekileştirilen. Kadın denince erkekler, bazıları, dudakları kirlenmiş hisseder. Oysa biz yasaklı değiliz varoluşta. Ama bazıları gece dışarı çıkma, onu giyme, makyaj yapma, herkesle iletişim kurma, girişken olma, dikkat çekme, oturması kalkmasını bil… Ve daha nice sözlerle bizi

sürdürülebilir gelecek/ su

Merhaba Küçük Kara Balık, Hala oralardasın biliyorum. Hayat nasıl gidiyor? Yeni yerler keşfetmeye devam mı? Sadece bir kere değişim fikrini ortaya attığın için hemen dışlandın ve kovuldun. Oysaki haklı olduğunu biliyorlardı ve bu yüzden seni istemediler. Çünkü kim ister ki kurulu düzeni bozmak. Sen ve senin gibiler dışında. İşte bu mektubum sana ve senin izinden gidenlere. Yola çıktığında ne çok kirlilik gördün değil mi? İnsanlar karada yaşanan katliamları anlatmaya, efsaneleştirmeye bayılırlar. Peki ya sudaki yarattığımız katliamlar? Özür dilerim tüm insanlık adına, kendi adıma. Biliyor musun sularım gitgide tükeniyor ve insanlık yine sessiz. Korkuyorum çünkü su benim için çok kutsal bir doğa harikası. Su kuttur. Başlangıçta yalnız su vardı. Böyle gidersek yalnız bir avuç kuru toprak kalacak. Onlarca su canlısı yitip tükenecek. Peki şu şekilde anlatsak büyüklerimize: Artık kültürümüzün en değerli öğesi hamamlar sadece müze olarak kullanılacak. Turistlerin ilk geldiği zaman sorduğu

YÜZYILIN SANATÇISI: İDOL

ARA GÜLER ‘’Senin gibi adam fırsatını bulup deklanşöre basmaz mı?’’      Pire gibi dolanarak dünyanın en cevval tipini yaratmış Charlie Chaplin’i felçli halde çekmek bana yakışmazdı da ondan. Chaplin, benim dünyamı kuran, bana vizyonu veren, hayata bakmayı öğreten adam… O zamanlar İsviçre’de bir şatoda yaşıyordu. Karısı da Amerikalı ünlü tiyatro yazarı Eugene O’Neill’in kızı kızı Oona’ydı. Bunların şatosunun önünde 3 gün kar kıyamet demeden bekledim. Sonunda Oona donmamdan korkup, ‘’Konuşursan konuş ama resim çekme’’ dedi.      İsterse gizli gizli resim çekebilme şansı varken o saygsındanödün vermedi. İşte o Aram Güleryan.      Ara Güler hakkında bilinen şeyleri yazsaydık bizim çizgimiz bozulurdu o yüzden değinilmemiş konuları aktarmak istiyorum.      Başlıyoruz ve ilk konuya girelim; Kemer Barajı’nı fotoğrafladıktan sonra dönüşteki bir köyde rastladığı kalıntılar yüzünden içindeki kuşkuya dayanamayıp araştırıyor. Şaşıracaksınız belki ama oranın Roma İmparatorlu